Dijital Biz Dergisi | Özel Röportaj

 

Dr. Erol ÖZGÜNER

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)

Bilgi İşlem Daire Başkanı

Eylül 2020

 

İstanbul’da Dijital Dönüşümün Ayak Sesleri

 

İBB İstanbul’u Teknoloji Dünyası İçinde Öncü Olmaya Hazırlıyor

 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1971 İstanbul doğumluyum. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği mezuniyetinden sonra aynı bölümde yüksek lisans ve doktora çalışmasını tamamlayarak Doktor unvanı almaya hak kazandım. Sonrasında Bilgi Üniversitesi’nde MBA eğitimini tamamladım. 4 yıl Kocaeli Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümünde asistanlık görevi ve üniversite Dış İlişkiler Müdürlüğü görevlerini yürüttükten sonra 2000 yılında Turkcell İletişim Hizmetleri şirketinde GSM Hücre Planlama Mühendisi olarak göreve başladım. Turkcell Türkiye’nin yanı sıra Ukrayna, Gürcistan, Belarus’taki GSM şebekelerinin tüm elektronik ve IT sistem altyapılarının kurulması ve yönetilmesi projelerinde üst düzey yönetici olarak rol aldım, son olarak Turkcell sabit ve mobil şebeke operasyonları bölümünü yönettim. 2016-2019 yılları arasında büyük veri, veri analitiği, yapay zekâ ve makine öğrenmesi konularında çalışan CF Telekom firmasında Genel Müdür olarak görev yaptım. 24.07.2019 tarihi itibariyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilgi İşlem Daire Başkanı olarak atandım.

İngilizce bilmekteyim. 1 kız çocuğu sahibiyim.

Kurumunuz ve faaliyet alanlarınız ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

İBB Bilgi İşlem Daire Başkanlığı bünyesinde dört alanı kapsayan müdürlüğümüz bulunuyor. Akıllı Şehir Müdürlüğü, Bilgi İşlem Müdürlüğü, Elektronik Sistemler Müdürlüğü ve Coğrafi Sistemler Müdürlüğü.

Bilgi İşlem Müdürlüğümüzde; verimliliği arttırmak amacıyla yeni teknoloji ve yazılımları araştırarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin kullanımına sunulması için çalışmalar yapıyoruz. Böylelikle hizmetlerimize vatandaşların kolay erişimini sağlıyor, zamandan ve hizmet kalitesinden ödün vermeden ilerlemeye gayret gösteriyoruz.

Elektronik Sistemler Müdürlüğümüzde; fiber altyapı kurulumları, data network sistemleri, telefon santralleri, IP telefon sistemleri ve çağrı merkezlerini kuruyor, telsiz sistemini ilave ihtiyaçlara ve teknolojik yeniliklere cevap verecek şekilde genişletiyoruz. Belediyemiz telsiz kulelerinin kamu kurumlarına ve özel şirketlere kullandırılmasını sağlıyor, belediye birimlerinin ihtiyacı olan data, GSM ve telefon hatlarını tesis ediyor, naklen yayın aracı, video küp, uydu haberleşme vb. sistemleri tesis ediyor, bakım ve onarımını yapıyor ve işler halde tutuyoruz.

Coğrafi Bilgi Sistemleri Müdürlüğümüzde; İstanbul genelinde Coğrafi Bilgi Sistemi / Kent Bilgi Sistemi çalışmalarını yürütüyoruz. İBB birimlerinin ihtiyaç duyduğu Coğrafi Bilgi Sistemi ve Kent Bilgi Sistemi’ne yönelik uygulama programlarını, yazılım ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyoruz. İBB coğrafi veri tabanını işletiyor, yönetiyor ve bakımını yapıyoruz. Coğrafi verileri İBB veri modeline uygun hale getiriyor, coğrafi veri tabanında bulunan verilerin paylaşımını sağlıyor, web servisleri hazırlayarak sunuyoruz. İBB ile diğer kamu kurumları arasındaki Coğrafi Bilgi Sistemi tabanlı veri, yazılım ve teknoloji standartlarının hazırlama çalışmalarını yapıyoruz.

Akıllı Şehir Müdürlüğümüzde ulusal ve uluslararası alanda indeks taraması yapıyor, göstergeler belirliyor, belirlenen göstergeleri izliyor ve koordinasyonu sağlıyoruz. Dünyanın en büyük şehirlerinden birisi olan İstanbul’da akıllı şehir teknolojilerinin şehir insanının yaşam kalitesini yükseltmesi için kullanılmasını sağlıyoruz. Akıllı Şehircilik görev alanını oluşturan fonksiyonel alan ve etkileştiriciler kapsamında ulusal veya uluslararası tanıtıma yönelik faaliyetlerde bulunuyor, etkinlikler düzenliyor, geliştirilen projelerin tasarımında, geliştirilmesinde ve yönetilmesinde diğer birimlerle iş birliği yapıyoruz.

Dijital dönüşüm konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye dijital dönüşümde hangi aşamada? Kurumunuz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

İnternetin hayatımıza girmesi ile birlikte dünyada önemli bir teknolojik gelişim süreci başlamıştır. Her yıl üretilen bilgiler ve yenilikler bir önceki yılı katlayacak düzeye gelmiş ve 2000’li yılların başlarından itibaren de inanılmaz bir ivme kazanmıştır. Yapay zekâ, nesnelerin interneti (IoT), robotik otomasyonlar (RPA), AR/VR, blok zincir (blockchain) gibi teknolojik yenilikler hayatımızda daha fazla yer almaya ve gündelik yaşamımızı kolaylaştıracak teknolojiler olmaya başlamıştır. Dünyanın içinde bulunduğu bu baş döndürücü teknolojik dönüşüm sürecinde ülkemizde de hem kamu hem özel sektör bu dönüşüme ayak uydurmaya çalışmaktadır. Bu konuda gerek startup girişimleri gerekse tecrübeli firmalarda pek çok teknolojik yenilik çalışanların hayatına girerek yaşamı ve süreçleri etkilemektedir. Dijital dönüşümün anahtar kelimesi bence iş birliği ve hız. Özel sektör, kamu, girişimciler ve merkezi hükümetin bir arada iş birliği ile ilerlemesi ülkemizin önünü açar. Benim gördüğüm dijital dönüşümde birçok fırsatımız ve elimizde birçok imkân bulunuyor. Yetişmiş insan gücünü arttırmak ve eğitim sistemimizi bu yöne doğru evirmek sürecin olmazsa olmazıdır. Bu konuda merkezi hükümet ve yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir. Yakın zamanda Fast Company dergisi, Türkiye’de dijital dünyaya öncülük eden liderleri bir araya getirmek ve birikimlerinden yararlanmak amacıyla kapsamlı çalışmalar ile oluşturduğu Türkiye’nin dijital 100 listesini oluşturdu, bu listede de bana da yer verildi. Ben bu türden gelişmelerin ülkemizin dijital dönüşüm noktasında oldukça faydalı çalışmalar olacağını düşünüyorum. COVID-19 sürecindeki çalışmalarımızdan dolayı da uluslararası bir değerlendirme kuruluşu tarafından Superhero ödülünü aldık.

Biz göreve geldiğimiz andan itibaren Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun vizyonu doğrultusunda insan odaklı teknolojik projelere eğildik ve planlarımızı bu yönde yapıyoruz. Kent yoksulluğu en önemli sorunumuz ve yaşanılan pandemi süreci ile de artış trendinde. İnsanlarımızı tüketim toplumundan üretim toplumuna yönlendirerek teknoloji ithal eden değil, teknoloji üreten bir topluma dönüştürmek için gerek meslek edindirme kurslarımız gerekse teknoloji merkezlerimiz ile desteklemeye ve yönlendirmeye çalışıyoruz. Öte yandan, iş süreçlerimiz içerisine tüm teknolojik yenilikleri katarak hem zaman hem maliyet optimizasyonları sağlıyor ve vatandaşlarımızın yaşam kalitesini arttırmayı hedefliyoruz. Yakın zamanda “İstanbul Senin” isimli bir süper app ile kentli insanımızın şehri hissetmesini ve tüm belediye hizmetlerini tek bir noktadan yönetebilmesini sağlamayı hedefliyoruz. Robotik otomasyonlarla iç süreçlerimizde 7 kat zaman ve maliyet avantajları sağlıyoruz. Teknoloji şirketlerimizin bir arada karar verme sistemleri ölçek ekonomisini kullanıyor ve şehri sensörlerle donatarak akıllı sayaç uygulamalarından akıllı kavşak ve trafik yönetimlerine, rezervasyonlu park uygulamalarından kare kodlu İstanbulkart ödeme sistemlerine, fiber ağlarla 5G altyapısına, ücretsiz Wi-Fi ağımızla günlük 1GB ücretsiz internet teminine kadar birçok noktada hizmetlerimizi genişletiyoruz.

Sizce dünyayı değiştirecek teknolojiler nelerdir?

Dünyayı değiştirecek teknolojiler aslında tamamen ihtiyaca ve deneyime bağlı ortaya çıkıyor. Pandemi döneminde gördük ki insanlık bir salgına hiç de hazır değilmiş. Her ülkenin ve her şehrin ihtiyaçları ve deneyimleri kendine özgüdür. Bu durum bizlerin teknolojiyi kullanarak farklı hizmetler üretmemize neden oldu. “Askıda Fatura” uygulamamız bunlardan biri. Beyaz Masa güçlendirme faaliyetlerimiz (RPA), Koronavirüs Acil Müdahale Platformu, Birlikte Başaracağız Dayanışma Platformu da bu süreçte gerçekleştirdiğimiz çalışmalara örnek gösterilebilir.

Genel olarak söylemek gerekirse, veri yeni dünyanın petrolü ve suyu konumundadır. Bu sebeple veri yönetimi, veri analitiği, yapay zekâ teknolojileri yarının dünyasında çok hızlı karar verme, aksiyon alma ve harekete geçme noktasında liderlik edecek teknolojiler olacaktır.

Dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün ve girişimcilik sektörünün geleceği hakkında öngörüleriniz nelerdir?

Her geçen gün bizi şaşırtmaya ve hayatımızı değiştirmeye devam edecek sektör bilişim sektörüdür. Sektör fikirlerin hızla hayata geçtiği ve içselleştirildiği devasa fabrikaların değil aklın ve bilimin öncülük ettiği, küçük startupların üretim toplumu dinamiklerini harekete geçirdiği, büyük firmaların ise küçük girişimlerle birlikte olarak hayatlarına devam ettiği girişimcilik temelli bir teknoloji geleceği olacaktır.

Türkiye’de bilişim alanındaki girişimcilik ile ilgili görüşleriniz nelerdir?

Bu konuda İBB ve YGA (Young Guru Academy) iş birliği ile hayata geçirdiğimiz Tech İstanbul platformundan bahsedebilirim. Tech İstanbul ile; İstanbul’un kentsel sorunlarına teknolojik ve inovatif çözümler geliştiren girişimlerin İBB ile yakından çalışmasını sağlayarak pozitif teknolojilerin İstanbul’dan dünyaya yayılmasını desteklemeyi hedefledik. 18 Ocak’ta İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu tarafından lansmanı yapılan platformda 7 aylık sürede girişimler iştirak şirketlerimiz ile eşleşti ve İstanbul için ürettikleri projeleri sahada test etme olanağı buldular. Mentörlük, birebir görüşme, canlı yayın toplantıları gibi birçok konuda alanında uzman kişiler ile çalıştılar. Gerçekleştirdiğimiz Demo Day ile de başarı öykülerini izleyip değerlendirdiğimiz etkinliğimizi yaptık. İştirak şirketlerimiz ile yoğun bir çalışma ve saha testleri sonucu ortaya çıkan sonuçları vatandaşlarımızla hizmet olarak buluşturmak ve dünyaya açılmalarını sağlamak istiyoruz. Yine benzer şekilde TBV ile gerçekleştirdiğimiz Deprem Hackathonu, deprem sonrası iletişim sorunlarına çözüm aradığımız ve belirlenen projeleri hayata geçirmek için çalışmalara başladığımız bir örnek çalışma oldu.

Toplum 5.0 konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Toplum 5.0’da hangi aşamada?

İnsanlık tarihine kısaca bir göz atacak olursak avlanma ile başlayan bir hayatta kalma mücadelesini görürüz. Buna daha sonraları Toplum 1.0 ismi verilmiştir. Sonrasında göçebe hayattan yerleşik hayata geçme süreci ve tarım toplumunu yaşamaya başladık, insanlar üretmeye başladılar (Toplum 2.0). Ürettikçe ihtiyaçlar da arttı ve endüstriyelleşme süreçleri başladı (Toplum 3.0). Endüstriyelleşme bilimsel gelişimi tetikledi ve bilgi toplumu ortaya çıktı (Toplum 4.0). Bilgi toplumundan akıllı topluma geçiş ise yukarıda da bahsettiğimiz teknolojilerin insan hayatına girmesi ve yaşam kalitesini arttırmaya başlaması ile gerçekleşti. Toplum 5.0, öncülüğünü bilimin ve teknolojinin yaptığı yeni bir toplumun adı. Bilim ve teknolojiye odaklanmasına rağmen çekirdeğinde hep insanı tutan bir olgu. Türkiye’de Toplum 5.0’dan teknolojik gelişmeler doğrultusunda bahsedilmek mümkün, ancak insanların çekirdekte olduğundan bahsetmek mümkün değil. Eğitimde eşitlik, toplumsal refahın gelişimi, toplumun ruh sağlığının yükselmesi süreci etkileyen önemli etmenler. Bu noktalarda gidecek çok yolumuz var gerçekten.

Büyük Veri konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Büyük Veri’de hangi aşamada? Kurumunuz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Günümüz teknoloji gelişimi ve değişimi hız kesmeden devam ediyor. Veri bu işin temel taşlarından biri, ancak veriyi toplamaktan ziyade onu anlamlandırdıktan sonra kullanılabilir hale geldiğini de unutmamak lazım. Bu sebeple biz veriye dayalı kamu yönetimi yapmayı amaçlıyoruz. Bir büyük veri platformumuz var; İBB ve iştiraklerini birbirlerine teknolojik olarak bağladık, verileri bir merkezde topluyor, sınıflandırıyor, konuya göre grupluyor ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Sonrasında verileri gerçek zamanlı olarak yönetebilmek çok önemli. Bu da işin sihirli ama en önemli noktalarından birisi. Olması gerektiği anda kullanamazsanız büyük veri sizin için çöp veri haline dönüyor, bu sebeple verilerinizi gerçek zamanlı yönetmek çok önemli.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Dünyadaki ve Türkiye’deki mevzuat ve uygulamalar konusunda görüşleriniz nelerdir? Kurumunuz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Bu kanun Avrupa’da GDPR olarak geçen, bizde de KVKK olarak isimlendirilen kanun. Temelde kişilerin izinleri ve bilgilendirilmeleri olmadan kendilerine ait verilerin kullanılmaması gerekliliği üzerine kurulu. Ülkemizde kanunun uygulanması ile ilgili olgunlaşma sürecine ihtiyacımız var. Hem kurumlar hem şirketler hem de bireylerin bu konuda daha çok bilgilendirilmeleri ve kanunun içselleştirilmesi çok önemli. Kanunun çizdiği rotada çalışmalarımız devam etmekte olup tam uyumluluk için gerçekleştirdiğimiz planlarımızı bölüm bölüm hayata geçiriyoruz.

Kodlama Eğitimi ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Kodlama Eğitimi’nde hangi aşamada, yeterli midir? Bilişimin gelişimi için eğitim sektörüyle ilgili önerileriniz var mı?

Pandemi süreci gösterdi ki yıllardır bildiğimiz bacasız sanayi turizm aslında etkilenebiliyor ve sanayi olma özelliğini yitirebiliyormuş. Aslında yeni dünyanın bacasız sanayisi bilişim teknolojileri ve özellikle de yazılım dünyasıdır. Teknoloji dünyasında bu kadar genç, zeki ve üretken genç nüfusa sahip olan ülkemizin; teknolojik eğitimde bu nüfusa eğilerek bir eğitim seferberliği başlatması, toplumumuzu yeniden üreten bir topluma dönüştürme yolculuğunda çok önemli bir mihenk taşı olacaktır. Bu konuda geç kalınmış değildir. Ancak plan ve projelerin toplumun önemli bir bölümünü kapsayacak şekilde genişletilmesi, eğitimcinin eğitimleri ile süreci yaygınlaştıracak çalışmalar yapılması bence oldukça önemlidir. Türkiye yarının dünyasında söz sahibi olmak istiyorsa, yarının dünyasında ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durmak ve güçlü bir ülke olarak varlığını devam ettirmek istiyorsa mutlaka bu genç ve potansiyelli nüfusunu teknolojik eğitimlere yönlendirmelidir. Bilgi İşlem Daire Başkanlığımıza bağlı olarak faaliyet gösteren Zemin İstanbul merkezimizde de bu alanda eğitimler verilmektedir. Ortaokul seviyesinde verilen robotik kodlama eğitimlerinin yanı sıra üniversite öğrencisi ya da mezunu her yaş grubundan vatandaşlara yeni nesil eğitim modellerini baz alarak yazılımcı ağını güçlendirmek ve istihdamı hızlandırmaya yönelik yine kodlama temelli eğitimler verilmektedir.

Türkiye’de bilişim alanındaki Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile ilgili görüşleriniz nelerdir?

Kamu sivil toplum örgütü iş birliğini önemsiyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının duyarlılığı, etkin katılımı kamu kuruluşları ile birleştiğinde önümüze muazzam çözümler çıkıyor. Zemin İstanbul Teknoloji Merkezi’mizde STK’lar ile yakından çalışmaktayız. Örneğin geçtiğimiz Şubat ayında TÜSİAD’ın düzenlediği “Bu Gençlikte İş Var” projesine ev sahipliği yaptık. Girişimci kampının son gününde İstanbul’da Hayatımızı Değiştiren Girişimler panelinde Sayın Faruk Eczacıbaşı ile birlikte gençlerle buluştuk.

Bunun yanı sıra Türkiye Bilişim Vakfı ile Deprem Hackathonu yarışmasını düzenledik. Yarışma sonucunda dereceye giren projelerin hayata geçirilmesi için Deprem Daire Başkanlığımızla çalışıyoruz. Yine yukarıda belirttiğimiz gibi YGA ile Tech İstanbul sürecini birlikte yürüterek 6 projeyi hayata geçirmek üzere kararlı adımlar attık. Kodluyoruz ile Amerika’dan sonra ilk defa Türkiye’de “Toplumsal Fayda İçin Veri Bilimi Programı” uygulandı. Bu iş birliklerinin bizleri çok daha iyi noktalara taşıyacağına inancımız tam. Önümüzdeki süreçlerde vatandaşlarımıza sunacağımız yeni hizmetler için var gücümüzle çalışıyoruz.